Blog

Yuvaya Dönüş

  • 29 Nisan 2022
Yuvaya Dönüş

Zeynep Adıgüzel Erdoğan’99

Bir sonbahar günüydü. Sonu hiç gelmeyecekmiş gibi gözüken o sarımtırak yola girdiğimde sanki yıllar sonra memleketime dönmüş gibi, bir gurbetçi gibi hissediyordum. BAL’ın kampüsündeki tüm ağaçlar türküleriyle beni sarmalamış, yapraklarını üzerime dökerek dönüşümü kutluyorlardı sanki.

Sadece yarım saat önce üç kilometre ötede kendimi kaybettiğim hayat telaşesi, hiç yaşanmadı gibi hissettim. İki an arasındaki zamansızlıkta süzülür gibi sarımtırak yolda salınmaya başladım. Havadaki kurumuş ot kokusu muydu beni uçuran? Yoksa çocukluk düşlerinin yarattığı sarhoşluk mu? Ben bilemedim, manzarada eridim.

Ben Zeynep Adıgüzel Erdoğan’99.  1981 doğumluyum. Bornova Anadolu Lisesi, benim için sadece bir okuldan öte bir yerdi, sanki büyülü bir şatoydu. Çünkü babam BAL’da öğretmendi ve ben orada doğmuştum. Çocukluğum o devasa ağaçların arasında koşuşturarak geçmişti. Barakalar, içinde nevalelerin hiç tükenmediği sihirli şato kilerleri; idari binanın kocaman taş merdivenleri, tırmanması imkânsız kale surları gibi gelirdi bana. Kantine girdiğimde kendimi prenses zannederdim çünkü oradan istediğimi alabiliyordum. Meğer babam daha sonradan ödermiş. Korudaki büyük su deposuna dikkat ettiniz mi? Orada beni koruyan ejderhalara hiç denk gelmemişsinizdir herhalde. Köşk ise masallar diyarına açılan sayısız portallar içeren bir tür gizem tapınağı idi.

İşte bu sarhoşlukla girdim vakıftan içeri. Büyükannemin evinde gibiydim. Elimi sımsıkı tutan 7 yaşındaki oğlumla aynı yaştaydık sanki. Sonra Emine abla oğlumla beni aldı, mutfağa getirdi, kendimi bir sofrada buldum. Kuş sesleri, çam kokusu ve tarhana kadar güzel bir üçlü olabilir miydi ki? Yuvadaydım.

İşte o anda kendi kendime bir söz verdim. Koşullar ne olursa olsun bana bu masalsı çocukluğu yaşatan BAL camiasına borcumu ödeyeceğim.

O günden itibaren hayat koşulları ne olursa olsun düzenli olarak BALEV’e vakit ayırmaya başladım. Sadece orada bulunmak bile bana çok iyi geliyordu. Başka STK’larda görev almış biri olarak buradaki demokratik ve hümanist iklim beni adeta büyüledi. Sanki Atlantis’in yeryüzündeki yansımasıydı burası. Coşkun Keskiner abinin dediği gibi “Toprak o kadar verimli ki nereye kazmayı vursak petrol çıkıyor.” du.

Sevgili BALDAŞlarım, bizler zaman ve mekân sınırlarını aşan muhteşem bir camianın üyeleriyiz. Dünya üzerinde böyle örneği olmayan BAL camiası olarak en temel sorumluluğumuz insanlığa bu kültürü aktarmak ve BALEV böyle bir amaç için bizlere sunulmuş mükemmel bir yuva.

Çok fazla değil, İzmir’e geldiğinizde sadece bir yarım saatinizi BALEV’e ayırın, kendinizi bu duygudan mahrum etmeyin.

BALEV bir büyükanne gibi bizlere kucağını açmış, bizi bekliyor.