Mevlana Mahallesi 1701/7 Sokak No: 23A Bornova İzmir
+90 232 374 21 21 (Pazartesi - Cuma 09.00 - 17.00)
Erman Ak’04
97 yılının Eylül ayı, sabah erken saatler... Hava biraz serin. Yaz sıcaklarının rehavetini geride bırakmışız. Pastırma yazı etkisini göstermeye başlamış. Yeni kazandığım okulumdaki ilk günüm gelip çatmış. Arabadayız.
Annem ve babamla Bornova Anadolu Lisesi'ne doğru yol almaktayız.
Karşıyaka sınırlarını henüz terk etmiş, Altınyol'da seyretmekteyiz. Benden yaşça büyük birkaç öğrenci; yan şeritte yol alan bir servis aracının açık camından yüzlerinde mütebessim bir ifadeyle bana "Hoşgeldin!" diye bağırıyor.
Henüz tanışmadığım BAL'lı abilerim ve ablalarım arabanın içinde beni görmüşler. Belli ki beyaz gömleğimin üstündeki BAL amblemli gri süveterimden ve tıfıl görüntümden; BAL'a yeni başlayan bir hazırlık öğrencisi olduğumu anlamışlar ve beni selamlıyorlar. İşte o an henüz kapısından dahi girmeden, bu okulun bir parçası olabilmenin ne kadar büyük bir şans olduğunu fark ediyorum.
Okula varıyoruz. O güne kadar içinde bulunduğum tek okul, çevre mahallelerdeki okullara kıyasla büyük ama sonuçta sadece bir blok ve bir bahçeden müteşekkil ilkokulum... İçeri girdikten sonra tören alanına doğru yaklaşırken etrafa şaşkın gözlerle baktığımı ve birkaç farklı bloğu kastederek babama "bizim okul bunlardan hangisi?" diye sorduğumu hatırlıyorum. Şu an için komik gelse de o gün, dünyası da kendisi gibi küçücük o ürkek çocuk için mantıksız bir soru sayılmazdı.
Kocaman bir kampüsün içinde binlerce kişi... Öylesine heyecanlıydım ki… Sonraları mesleğim ve ilgi alanlarım gereği birçok ortamda büyük kalabalıkların önüne çıktım. Hayatımın çeşitli dönemlerinde kendimce büyük savaşlar verdim ama kalbim hiç BAL'daki o ilk günümde attığı gibi atmadı. Bir daha da atmayacak belli ki; en azından bir çocuğum olana ve onun adına benzer bir heyecan yaşayana kadar...
***
Biz 97 girişliler olarak; Anadolu Liseleri Sınavı neslinin son çocukları, 7 yıllık eğitim treninin son yolcularıydık. 7 yıllık eğitimin en önemli özelliği; çocukluğunuzu da ergenliğinizi de gençliğinizin ilk zamanlarını da aynı yerde yaşarsınız. Hayatın bu evrelerinin size yüklediği ağırlık ve sorumluluklarla başa çıkabilmeyi aynı yerde öğrenirsiniz. Aynı şekilde öğretmenleriniz de büyümenizi ve gelişiminizi gözlemler. Bir bakıma ellerinde büyürsünüz ve farkında olmadan aslında bir aile oluverirsiniz. Belki de bu yüzden BAL sadece eğitim hayatımızın bir kısmının refakatçisi değil, ailemiz oldu. Sadece zamanımızın büyük kısmını burada geçirmekle kalmadık, sadece dersliklerde vefakâr öğretmenlerimizin tedrisatından geçmedik; hayatla ilgili en büyük dersleri de bu çatı altında aldık. Büyürken, olgunlaşırken, hatalar yaparken buradaydık. Hem büyük mutlulukları burada yaşadık, hem de acı hatıralar biriktirdik. Ve bunları belki de ömür boyu hayatımızda olacak insanlarla, okul arkadaşlarımızla hep birlikte göğüsledik.
Ne kadar köklü bir ekolün temsilcileri olduğumuzun da, mezun olduktan sonra tam anlamıyla farkına varabildik. Yıllar sonra hayatın çeşitli aşamalarında bir şekilde karşılaştığımızda; BAL'lı olduğumuzu öğrenir öğrenmez birbirimizi hiç tanımasak bile kırk yıllık dost gibi sohbet ettik. Kendi ailemiz dışında hiçbir toplulukta hissedemeyeceğimiz o sıcaklığı, güveni hissettik. Öğrenciliğimiz sırasında farklı zamanlarda fakat aynı yerde yaşadığımız olayları birbirimizle paylaştığımızda, sanki o anıları birlikte oluşturmuş gibiydik. Belki uzun yıllardır kurulan farklı cümlelerin özneleriydik ama aslında hepimiz tek bir hikayeydik.
***
"BAL'lı olmak bir ayrıcalıktır" basit bir slogan değil, geçen 70 yılın bizlere gösterdiği bir gerçek... Abilerimizin ve ablalarımızın bize emanet ettiği bu kültürü aynı özenle korumak ve yarınlara miras bırakabilmek için, ilk günkü heyecanımız ve motivasyonumuzla buradayız. Bizi ayrıcalıklı kılan ve her geçen yıl daha da büyüyen bu ailenin bir ferdi olma apoletini de ömür boyu gururla taşıyacağız.